sinerjik-vitamin-mineral

Biyolojide sinerjik etki, iki veya daha fazla maddenin, elementin veya sürecin, birleşik etkilerinin bireysel etkilerinin toplamından daha büyük olacak şekilde etkileşime girdiği bir senaryoyu ifade eder. İşte biyolojideki sinerjik etkilerin bazı temel yönleri:

Geliştirilmiş Etkililik: İki unsur sinerjik olarak çalıştığında, birleşik eylemleri, her birinin etkilerinin tek başına eklenmesinden beklenenden daha önemli bir etki yaratır. Bu durum ilaç etkileşimleri, ekosistem dinamikleri ve metabolik yollar da dahil olmak üzere çeşitli biyolojik sistemlerde ortaya çıkabilir.

İlaç Sinerjizmi: Farmakolojide ilaç sinerjizmi, iki ilacın birleşik terapötik etkilerinin tek başına verildiğinde her bir ilacın etkilerinin toplamından daha büyük olacak şekilde etkileşime girmesi durumunda ortaya çıkar. Bu, tedavilerde daha fazla etkinlik elde etmek veya her bir ilacın dozajını azaltarak potansiyel olarak yan etkileri azaltmak için kullanılabilir. Farmakolojide sinerjik etkinin klasik bir örneği, antibiyotik trimetoprim ve sülfonamid sülfametoksazol kombinasyonudur.

Metabolik Sinerjizm: Metabolik yollarda, farklı enzimler veya besinler sinerjik olarak çalışabilir. Örneğin, bazı vitaminler ve mineraller enzimler için kofaktör görevi görür ve bunların kombinasyon halinde bulunması, enzimin aktivitesini her bir besinin tek başına elde edebileceğinin ötesinde önemli ölçüde artırabilir.

Ekolojik Sinerjizm: Ekosistemlerde sinerjik etkiler farklı türler arasındaki etkileşimlerde gözlemlenebilir; örneğin iki türün karşılıklı fayda için yakın etkileşimde bulunduğu ve birlikte tek başlarına elde edebileceklerinden daha fazlasını elde ettikleri simbiyotik ilişkilerde olduğu gibi.

Genetik Sinerjizm: Genetikte, genler arasında sinerjik etkileşimler meydana gelebilir; burada iki genin birleşik etkisi, her bir genin tek başına katkı etkisinden daha büyüktür. Bu durum, özellikleri ve hastalık risklerini karmaşık ve bazen öngörülemeyen şekillerde etkileyebilir.

Sinerjik etkiler biyolojik karmaşıklığın anlaşılmasında çok önemlidir çünkü bir sistemin bileşenleri arasındaki etkileşimlerin, her bir bileşenin tek başına incelenmesiyle öngörülemeyen sonuçlar üretebileceğini gösterir. Bu kavram, biyolojik sistemlerin incelenmesinde bütüncül bir yaklaşımın önemini vurgulamaktadır.


Vitamin ve minerallerin sinerjik etkisinin altında yatan biyolojik mekanizma, bu besinlerin emilimini, metabolizmasını veya işlevini artıran çeşitli biyokimyasal etkileşimleri içerir. İşte bu mekanizmalara daha yakından bir bakış:

Geliştirilmiş Emilim: Bazı vitamin ve mineraller diğerlerinin emilimini artırmaya yardımcı olur. Örneğin, C vitamini demiri bağırsakta daha kolay emilen bir forma indirgeyerek demir emilimini artırır. Bu durum özellikle bitki bazlı gıdalarda bulunan hem olmayan demir için önemlidir.

Metabolik Yollarda Ko-faktörler: Bazı vitamin ve mineraller aynı metabolik yollarda ortak faktör olarak görev yapar. Örneğin, B6, B9 (folat) ve B12 vitaminleri, DNA’nın bütünlüğünü korumaya ve kandaki homosistein seviyelerini azaltmaya yardımcı olan metilasyon sürecinde birlikte çalışır. Yüksek homosistein kardiyovasküler hastalıklar için bir risk faktörüdür.

Antioksidan Rejenerasyonu: Bazı vitaminler diğerlerini aktif formlarında yeniler. Klasik bir örnek, oksitlenmiş E vitaminini aktif formuna geri döndürebilen C vitaminidir. Bu ikili etki vücudun genel antioksidan kapasitesini artırarak hücreleri oksidatif hasardan korur.

Sağlık Sonuçları Üzerinde Sinerjik Etkiler: Bazı besinler belirli sağlık sonuçlarını iyileştirmek için birlikte çalışır. Örneğin, kalsiyum ve D vitamini birlikte kemik sağlığı üzerinde tek başlarına olduklarından daha etkilidir. D vitamini kalsiyum emilimini artırır ve kalsiyum kemik yapısı için gereklidir.

Hormonal Düzenleme ve Sinyalizasyon: Vitaminler ve mineraller hormonal yolları etkileyebilir. Örneğin, magnezyum ve B6 vitamini nörolojik fonksiyonlarda ve ruh halinin düzenlenmesinde rol oynar. Magnezyum nörotransmitterlerin işlevine yardımcı olur ve B6 vitamini ruh halini düzenleyen bir nörotransmitter olan serotonin sentezinde rol oynar.

Hangi vitamin ve mineraller sinerjistik etki gösterir?

Besinler vücutta genellikle koordineli bir şekilde hareket eder. Belirli bir besin maddesinin bağırsakta emilimi ve ardından gelen metabolizması, bir dereceye kadar diğer besin maddelerinin varlığına bağlıdır

LİKOPEN-BETA KAROTEN ve ZEYTİNYAĞI

Bu yıl American Journal of Clinical Nutrition’da yayınlanan bir çalışma, insanların beta karoten (havuç ) veya domateste bulunan likopen bakımından zengin gıdalarla birlikte sağlıklı bir yağ (zeytinyağı gibi) tükettiklerinde, zeytinyağının bu sağlığı teşvik eden fitokimyasalların biyoyararlanımını artırdığını ortaya koymuştur.

KARABİBER VE ZERDEÇAL

Başka çalışmalar , karabiber ve zerdeçalın birlikte alınmasının, zerdeçalın aktif bileşeni olan kurkuminin emilimini yüzde 2.000 artırdığını bulmuştur . 

Karabiber, kurkuminin biyoyararlanımını ve emilimini artırdığı ve aynı zamanda kendi tıbbi özelliklerine sahip olduğu gösterilen piperin içerir. Kurkuminin ise anti-enflamatuar, antioksidan ve antikarsinojenik özelliklere sahip olduğu bildirilmiştir. Karabiber ve kurkuminin birlikte kullanıldıklarında birbirlerinin terapötik etkilerini arttırdıkları bulunmuştur. Örneğin, hepatoselüler karsinom üzerine yapılan bir çalışmada, kurkumin ve piperinin kombine tedavisi, tek başına kurkumin ile karşılaştırıldığında tümör büyümesinin daha iyi baskılandığını göstermiştir. Başka bir çalışmada, siyah çay ekstresi ve kurkumin kombinasyonunun toksik bir bileşiğin neden olduğu karaciğer hasarına karşı koruma sağladığı ve her iki madde birlikte kullanıldığında iyileşmenin daha belirgin olduğu bulunmuştur. Bu bulgular, karabiber ve kurkumin kombinasyonunun çeşitli sağlık koşullarında faydalı etkilere sahip olabileceğini düşündürmektedir.

MAGNEZYUM VE D VİTAMİNİ

Araştırmalar, magnezyumun D vitamini ile birlikte tüketildiğinde bu güçlü mineralin vücutta D vitaminini aktive etmeye yardımcı olduğunu ve böylece kemik büyümesini ve korunmasını olumlu yönde etkileyebildiğini buldu. Magnezyum, kemiklerin büyümesini ve korunmasını etkilemek için kalsiyum ve fosfat dengesini düzenlemeye yardımcı olan D vitamininin aktivasyonuna yardımcı olur. D vitaminini metabolize eden tüm enzimlerin, karaciğer ve böbreklerdeki enzimatik reaksiyonlarda kofaktör görevi gören magnezyuma ihtiyaç duyduğu görülüyor. Bu besinlerin herhangi birindeki eksikliğin iskelet deformiteleri, kardiyovasküler hastalıklar ve metabolik sendrom gibi çeşitli bozukluklarla ilişkili olduğu bildirilmektedir. Bu nedenle, D vitamininden optimum faydayı elde etmek için önerilen miktarda magnezyumun tüketildiğinden emin olmak önemlidir.

Magnezyum doğal olarak birçok gıdada bulunur, besin takviyesi olarak bulunur ve antiasitler ve müshil gibi ilaçlarda bulunur. Endüstriyel tarım ve beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler nedeniyle doğal gıdalardan magnezyum tüketimi son birkaç on yılda azaldı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki standart diyet, magnezyum için önerilen günlük alımın yaklaşık %50’sini içerir ve toplam nüfusun dörtte üçünün magnezyum eksikliği olan bir diyet tükettiği tahmin edilmektedir. Yetişkinler için önerilen günlük magnezyum miktarı 310 ila 420 mg/gün’dürTablo ). Ancak hamilelik sırasında gerekli olan miktar artar. Üreme çağındaki kadınların %50’sinden fazlasının magnezyum için önerilen günlük tüketimi tüketmediği tahmin edilmektedir.

Magnezyum içeriği yüksek gıdalar arasında badem, muz, fasulye, brokoli, kahverengi pirinç, kaju fıstığı, yumurta sarısı, balık yağı, keten tohumu, yeşil sebzeler, süt, mantar, diğer kuruyemişler, yulaf ezmesi, kabak çekirdeği, susam, soya fasulyesi, ayçiçeği çekirdeği, tatlı mısır, tofu ve tam tahıllar bulunur.

Tip 2 diabetes mellituslu hastalarda D vitamini takviyesinin dolaşımdaki magnezyum seviyeleri üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Kontrollü diyabeti olan 126 yetişkin hastada 6 ay boyunca D3 vitamini takviyesi (2000 IU/gün) tükettikten sonra serum magnezyum seviyelerinde anlamlı bir artış bulunmuştur.

Magnezyumun önerilen günlük alımını tüketmek kemik incelmesini önlemede D vitamininden daha etkili olabilir, çünkü magnezyum muhtemelen emilimini ve endojen aktivasyonunu artırarak D vitamini aktivitelerini güçlendirir.

C VİTAMİNİ VE DEMİR

İnsan vücudu et, kümes hayvanları ve deniz ürünlerinde bulunan demiri kolayca emer. Ancak bitkisel gıdalardaki hem olmayan ddemmirin emilimi daha zordur.

C vitamini, demirin bitki bazlı gıdalardan serbest kalmasına ve daha emilebilir hale gelmesine yardımcı olur. Bu önemlidir çünkü vücudunuz uygun büyüme ve gelişme için yeterli demire ihtiyaç duyar ve güçlü mineral, vücudunuzdaki ve beyninizdeki her hücreye oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerindeki bir protein olan hemoglobin yapmak için gereklidir.

Son yıllarda, bu besin çiftinin gücü randomize, kontrollü çalışmalarla o kadar iyi desteklenmiştir ki, 2022 yılında Nutrients dergisinde yayınlanan yeni bir inceleme, demir eksikliği anemisi olan kadınların demir ve C vitamini alımlarını artırmaları gerektiği sonucuna varmıştır.

Domatesli Mercimek Çorbası: Mercimek harika bir demir kaynağıdır. Onları C vitamini içeren domatesle pişirmek mercimekten demir emilimini artırabilir.

Çilek ve Kivili Kinoa Salatası: Kinoa iyi bir non-heme demir kaynağıdır. Her ikisi de C Vitamini açısından zengin olan çilek ve kivi gibi meyveler eklemek, bu yemeği daha iyi bir emilebilir demir kaynağı haline getirebilir.

Karıştırılarak Kızartılmış Brokoli ve Kırmızı Dolmalık Biber: Brokoli bitki bazlı bir demir kaynağıdır ve kırmızı dolmalık biberler en zengin C Vitamini kaynakları arasındadır. Bunları birlikte kızartmak sadece besleyici bir yemek yapmakla kalmaz, aynı zamanda demir emilimini de artırır.

Kalsiyum, D ve K vitaminleri

  • Kalsiyum kemik ve dişlerin gücü için çok önemlidir.
  • D vitamini kalsiyumun bağırsaklardan emilimini artırır.
  • K vitamini kemik mineralizasyonunda ve kanın pıhtılaşmasında rol oynar

Kalsiyum, D vitamini ve K vitamini kemik sağlığı ve kardiyovasküler sağlık üzerinde sinerjik bir etkiye sahiptir. D vitamini beslenmenizdeki kalsiyumu emmenize yardımcı olur ve K vitamini de kalsiyumun kemiğe yerleşmesine yardımcı olur.

Genetik, moleküler, hücresel ve insan çalışmalarıyla desteklendiği üzere, her üç besin maddesinin optimum konsantrasyonları kemik ve kardiyovasküler sağlık için faydalıdır. D vitamini ile birlikte K vitamini, toplam kemik mineral yoğunluğunu önemli ölçüde artırır ve az karboksillenmiş osteokalsini azaltır. D vitamini-K-kalsiyum birlikte takviyesi, polikistik over sendromlu (PCOS) D vitamini eksikliği olan kadınlarda testosteronu azaltır. Kalsiyum ve D vitamini birlikte kemik rezorpsiyonunu azaltır, kırık insidansını düşürür. K vitamini, özellikle de K2 vitamini, kemik mineral yoğunluğunu ve kemik geometrisini optimize ederek kemik sağlığını iyileştirir.

Yapraklı Yeşillik ve Peynirli Salata: Karalahana ve ıspanak gibi koyu yapraklı yeşillikler kalsiyum açısından zengindir ve bir miktar K vitamini içerir. Peynir eklemek ek kalsiyum sağlar.

Buharda Pişirilmiş Sebzeli Izgara Balık: Somon ve uskumru gibi yağlı balıklar mükemmel D vitamini kaynaklarıdır. Kalsiyum ve K vitamini sağlayan brokoli gibi buharda pişirilmiş sebzelerle servis yapın.

C ve E VİTAMİNLERİ

Her iki vitamin de güçlü antioksidan özelliklere sahiptir; bu, hücrelerin kirletici maddelerin, ultraviyole ışınlarına maruz kalmanın ve serbest radikaller adı verilen diğer kararsız molekül kaynaklarının neden olduğu hasarlardan korunmasına yardımcı oldukları anlamına gelir. Fakat bunu farklı şekillerde yapıyorlar. E vitamini serbest radikalleri nötralize eder ve C vitamini hücrelere zarar vermeden onları ortadan kaldırır.

Bu vitaminlerin kombinasyonunun, oksijen toksisitesine karşı koruma sağlayan güçlü bir zincir kırıcı antioksidan etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Ağrı yönetimi bağlamında, C ve E vitaminleri kombinasyonunun antinosiseptif etkileri olduğu, inflamatuar ve nöropatik ağrının fare modellerinde ağrı aşırı duyarlılığını azalttığı bulunmuştur. Ayrıca Nutrients dergisinin 2020 sayısında yer alan bir araştırma , C ve E vitaminlerinin alımını artırmanın fibromiyaljisi olan kişilerde ağrıyı azalttığını buldu.

Diğer taraftan, kozmesötikler alanında, C ve E vitaminleri kombinasyonunun akut ve kronik UV hasarını engellemenin yanı sıra kollajen sentezini ve depigmentasyonu artırmada etkili olduğu bulunmuştur. Genel olarak, C ve E vitaminlerinin kombinasyonu, antioksidan aktivite, antibiyotik etkinliği, ağrı yönetimi ve UV koruması dahil olmak üzere çeşitli alanlarda sinerjik etkiler göstermiştir.

B6, B12 ve B9 (FOLAT) VİTAMİNLERİ

Bu B vitamini üçlüsü, daha yüksek kardiyovasküler hastalık riski ile ilişkili olan yüksek homosistein seviyelerinin azaltılmasında hayati bir rol oynar.

JAMA Network’ün 2023 sayısında yer alan bir çalışmada, araştırmacılar 4.414 yetişkin arasında folat, B6 vitamini ve B12 vitamini alımını ve kan seviyelerini ve yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri, anormal kolesterol seviyeleri ve kalp hastalığı, felç ve tip 2 diyabet riskini artıran aşırı karın yağını içeren bir durum kümesi olan metabolik sendrom insidansını izledi. Bu üç B vitaminini en yüksek oranda alanların 30 yıllık bir süre boyunca metabolik sendrom geliştirme sıklığı önemli ölçüde daha düşüktü.

B6, B12 ve folat (B9) vitaminleri, çeşitli sağlık koşullarındaki sinerjik etkileri nedeniyle incelenmiştir. B6 vitamini tek karbon döngüsünün akışına katkıda bulunurken, folat folat döngüsünün kalbinde yer alır ve tek karbon metabolizmasında metiyonin döngüsü ile birleşir. Bu vitaminlerin takviyesi, inme, kardiyovasküler bozukluklar ve bilişsel gerileme ile ilişkili olan homosistein düzeylerini azaltmada faydalı etkiler göstermiştir. İnme hastalarında, B vitamini takviyesinin homosistein seviyelerini düşürdüğü ve inme, miyokard enfarktüsü ve vasküler ölüm riskini azalttığı bulunmuştur. Yaşlı yetişkinlerde, B6, B9 ve B12 vitaminlerinin yeterli diyetle alımı, hafıza hatırlama, sözel akıcılık, işlem hızı, dikkat ve çalışma belleği dahil olmak üzere daha iyi bilişsel performans ile ilişkilendirilmiştir. Bu vitaminlerin takviyesi ayrıca hiperhomosisteinemide önemli bir azalma göstermiş ve böylece kardiyovasküler riski azaltmıştır. Genel olarak, B6, B12 vitaminleri ve folat kombinasyonu, çeşitli sağlık koşullarında, özellikle homosistein seviyelerini azaltmada ve bilişsel işlevi iyileştirmede umut verici etkiler göstermiştir.

POTASYUM, MAGNEZYUM VE KALSİYUM

Bu üç mineral birlikte alındığında kan basıncını düşürdüğü, kan damarlarını genişlettiği ve düzgün sinir fonksiyonu için son derece önemli olan elektrolit dengesine yardımcı olduğu gösterilmiş..

Nutrition Research and Practice dergisinin 2022 sayısında yayınlanan ve 16.684 yetişkini kapsayan bir çalışmada, araştırmacılar potasyum, magnezyum ve kalsiyum alımı daha yüksek olan kişilerin yedi yıllık bir süre içinde yüksek tansiyon geliştirme riskinin daha düşük olduğunu ve bunun da kalp hastalığı, felç ve hatta belirli bir göz hastalığı riskini azalttığını bulmuşlardır.

Bu üç mineral aynı zamanda kalp ritminin ve vücuttaki sıvı dengesinin düzenlenmesine de yardımcı olur. PLOS One’da 2023 yılında yapılan bir araştırmaya göre, yeterli kalsiyum, potasyum ve magnezyum almanın 40 yaş ve üstü yetişkinleri glokom gelişiminden korumaya yardımcı olabileceği bulunmuştur.

Miyokardiyal fonksiyon açısından, potasyum ve magnezyum kalp ritmini korumak ve QT uzamasını önlemek için birlikte çalışır. Muz bitkisinde potasyum, kalsiyum ve magnezyumun aynı anda uygulanması büyümeyi destekler, meyve verimini ve kalitesini iyileştirir ve depolanabilirliği artırır. İnsan vücudunda magnezyum ve potasyum metabolizma ve kardiyovasküler fonksiyonlarda önemli rol oynar. Bu minerallerdeki eksiklikler çeşitli metabolik bozukluklara katkıda bulunabilir ve kardiyovasküler ve nörolojik hastalık riskini artırabilir.

VİTAMİN E VE SELENYUM

E vitamini ve selenyum, çeşitli çalışmalarda gözlemlendiği gibi sinerjik bir etkiye sahiptir. Bu antioksidanların kombinasyonunun idiyopatik oligoastenozoospermisi olan infertil erkeklerde sperm konsantrasyonunu ve hareketliliğini iyileştirdiği gösterilmiştir. Selenyum ve E vitamini birlikte V79 hücrelerinde akrilamidin neden olduğu sitotoksisite ve mutajeniteyi azaltabilir ve hücrelerin toksisitesi ve mutajenitesi üzerinde antagonistik bir etki gösterir. İn vitro çalışmalar ayrıca selenyumun prostat kanseri hücre büyümesinin E vitamini kaynaklı inhibisyonunu güçlendirdiğini ve prostat kanserini inhibe etmede işbirlikçi bir etkiye işaret ettiğini göstermiştir. Bu bulgular, E vitamini ve selenyum kombinasyonunun her bir ajanın antioksidan özelliklerini artırabileceğini ve çeşitli bağlamlarda daha iyi sonuçlara yol açabileceğini düşündürmektedir. Dahası, 2021’de yapılan bir çalışma, birlikte tüketildiklerinde E vitamini ve selenyumun alerji semptomlarını kontrol edebildiğini ve farelerde astımdan kaynaklanan hava yolu iltihabını azaltabildiğini ortaya koydu.

KAYNAKLAR:

https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0002916523462673

https://e-crt.org/journal/view.php?doi=10.4143/crt.2014.46.1.2

https://www.degruyter.com/document/doi/10.7556/jaoa.2018.037/html

https://www.nationalgeographic.com/premium/article/nutrients-vitamins-synergy-nutrition-diet

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC9856626/