Yeni Araştırma Kilo Verme İlaçlarında Devrim Yaratabilir
Kilo verme ilaçları konusunda dünyadaki ilaç devleri adeta bir yarış içinde. Amaç, vücudun her köşesini keşfederek en etkili ilacı tasarlamak. Ancak, bazı ilaç devleri bir sonraki adımın ne olması gerektiği konusunda hemfikir değil.
GIP Hormonu Tartışması
Bu tartışmanın merkezinde, ünlü GLP-1 hormonunun kardeş hormonu olan GIP (Gastrik İnhibitör Polipeptid) hormonu bulunuyor. GIP hormonu, bağırsaklarda salgılanan ve insülin salınımını düzenleyen bir hormondur. Bazı ilaç devleri, GIP hormonunun kilo verme ilaçlarını etkinleştirmek için aktive edilmesi gerektiğini savunurken, diğerleri inhibitör edilmesi gerektiğini düşünüyor. Şimdi, Kopenhag Üniversitesi’nden temel bir araştırma bu konuyu aydınlatıyor.
Araştırmanın Detayları
Yeni çalışmanın baş yazarları arasında Moleküler Farmakoloji Laboratuvarı başkanı Profesör Mette Rosenkilde, Novo Nordisk Vakfı Temel Metabolik Araştırma Merkezi’nde genetik araştırmalara odaklanan grup başkanı Doçent Niels Grarup ve Sağlık ve Tıp Bilimleri Fakültesi’nde farmasötik bilişim grubunun başkanı Doçent Alexander Hauser yer alıyor.
Rosenkilde, “GIP reseptörünün nasıl çalıştığını ve bu potansiyeli nasıl kullanabileceğimizi keşfetmekte büyük bir potansiyel var ve çalışmamız bizi bu potansiyele bir adım daha yaklaştırıyor,” diyor.
Çalışmanın Bulguları
Araştırmanın verileri, GIP reseptörünün inhibitör edilmesinin kilo kaybına yol açabileceğini gösteriyor. Ancak, GIP reseptörünün inhibitör edilme ve aktive edilme şekli büyük önem taşıyor. Rosenkilde, “GIP’de sinyal düzenlemesi, GLP-1’den daha karmaşık. Burada, arrestinlerin bağlanma yeteneği çok önemli. Arrestinler, GIP sinyalini engelleyen bir molekül grubudur,” diye ekliyor.
Klinik ve Genetik Testler
Çalışma, Danimarka’da yürütülen ulusal bir araştırma projesine katılan 10.000 kişi ve UK Biobank’tan elde edilen 500.000’den fazla bireyin verilerine dayanıyor. Novo Nordisk Metabolik Araştırma Merkezi’nden Doçent Niels Grarup, Danimarka nüfusu üzerinde bir dizi klinik test yaptıklarını ve deneklerin genlerini sıralayarak doğuştan gelen GIP reseptör varyasyonlarını belirlediklerini söylüyor.
İlaç Tasarım ve Farmakoloji Bölümü’nden Doçent Alexander Sebastian Hauser, UK Biobank verilerini analiz ederek aynı eğilimi bulup bulmadıklarını görmek için bu verileri incelediklerini belirtiyor. Araştırmacılar ayrıca fareler ve hücreler üzerinde çalışmalar yaparak bu sonuçları Danimarka ve UK Biobank veri anketlerinin sonuçlarıyla karşılaştırdılar.
Kusma Merkezi ve Beyin Fonksiyonları
GLP-1 ve GIP hormonları, vücuttaki insülin seviyesini düzenleme görevine sahip. Ancak, bu hormonların daha başka rolleri de var. Rosenkilde, “GLP-1 sindirim sistemi ve beyinle ilgilidir. Bu nedenle, kardeş hormon GIP’in de aynı potansiyele sahip olabileceğini düşünmek mantıklıdır,” diyor.
GIP reseptörünün beyni etkilediğine dair kanıtlar var. Hauser, “GIP reseptörü, kusma merkezini düzenlemeye yardımcı olduğu beyinde kesinlikle etkili. Genel olarak, bu reseptör ailesi hem normal beyin fonksiyonları hem de hastalık durumlarında önemli bir rol oynar,” diyor.
Rosenkilde, GIP ve GLP-1 hormonlarını birleştiren bir kilo verme ilacının, kilo verme ilaçlarının yaygın yan etkisi olan mide bulantısı olmadan etkili olabileceğini belirtiyor. “Yeni çalışma, bu reseptörün sağlıklı bedenlerde nasıl çalıştığına dair temel bir anlayış sağlıyor ve umarım bu bilgi yeni ilaçların tasarımında faydalı olacaktır,” diye vurguluyor.
Öne Çıkan Önemli Bulgular
- GIP reseptörünün inhibitör edilmesi kilo kaybına yol açabilir.
- GIP ve GLP-1 hormonları, kilo verme ilaçlarının etkinliğini artırabilir.
- Yeni çalışma, GIP reseptörünün nasıl çalıştığını anlamamıza yardımcı oluyor.
Bu Araştırma İnsanlara Nasıl Yardımcı Olabilir?
Bu araştırma, daha etkili ve yan etkisiz kilo verme ilaçlarının geliştirilmesine olanak tanıyabilir. GIP ve GLP-1 hormonlarının kombinasyonu, kilo verme sürecini daha verimli hale getirebilir. Bu da obezite ile mücadelede önemli bir adım olabilir.