Osteoporoz, yani kemik erimesi, yıllar boyunca sinsice ilerleyip bir gün aniden bir kırıkla kendini belli eden, özellikle yaşlı bireylerde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir hastalıktır. Kemiklerin yoğunluğu ve yapısal sağlamlığı azaldıkça, basit bir düşüş bile kalça, bilek ya da omurga kırıklarıyla sonuçlanabilir. Ancak iyi haber şu: Osteoporoz çoğu zaman önlenebilir bir durumdur. Bu yazıda hastalığın risk faktörlerini, cinsiyet ve yaşa göre farklılıklarını, kas-kemik sağlığı ilişkisini ve modern önleme yollarını, son bilimsel verilerle birlikte ele alacağız.
Kas ve Kemik: Birbirini Tamamlayan Yapılar
Kemik sağlığı denilince genellikle sadece kalsiyum gelir akla. Oysa kaslar, kemiklerin en büyük destekçisidir. Yaşla birlikte kas kütlesi ve gücünde azalma, hareket kabiliyetini ve dengeyi bozarak düşme riskini artırır. Düşmek ise, osteoporotik bireyler için çoğu zaman bir kırıkla sonuçlanır. Her yıl ortalama %1-2 oranında kemik, %1-3 oranında kas kaybı yaşandığı göz önüne alındığında, bu iki sistemin birlikte korunması gerektiği anlaşılır (Klibanski et al., 2001).
Kadınlar Neden Daha Fazla Risk Altında?
Kadınlar, osteoporoz açısından daha yüksek risk altındadır. Bunun en büyük sebebi menopozla birlikte östrojen hormonunun hızla azalmasıdır. Östrojen, kemik yapımında önemli bir rol oynar ve azaldığında kemik kaybı hızlanır. Özellikle erken menopoza giren ya da ailesinde osteoporoz öyküsü olan kadınlarda risk daha yüksektir (Tuppurainen et al., 1993).
Ayrıca kadınların kemik kitlesi genetik olarak erkeklere kıyasla daha düşüktür ve bu da menopozla birleşince kırık riskini artırır (Chapman-Novakofski et al., 2003).
Risk Faktörleri: Kimler Dikkat Etmeli?
Osteoporozun risk faktörleri ikiye ayrılır: değiştirilebilir ve değiştirilemez. Yaş, cinsiyet, genetik yatkınlık gibi faktörler değiştirilemezken; yaşam tarzı büyük oranda değiştirilebilir ve bu da bizi önlemenin gücüne götürür.
Başlıca risk faktörleri şunlardır:
- İleri yaş ve kadın cinsiyeti (Lindsay, 1987)
- Sigara ve aşırı alkol tüketimi (Zhu, 2004)
- Düşük vücut kitle indeksi (zayıf olmak)
- Fiziksel hareketsizlik (Childre et al., 1998)
- Kalsiyum ve D vitamini eksikliği (Oria, 2003)
- Kortizon gibi bazı ilaçların uzun süreli kullanımı
- Menopoz yaşı (erken menopoz riski artırır)
Osteoporozun Sessiz Gelişimi ve Tanı Süreci
Hastalık genellikle hiçbir belirti vermez. Ta ki bir gün sıradan bir hareketle kemik kırılana kadar. Bu nedenle, özellikle risk grubundaki kişilerin kemik yoğunluğu (BMD) ölçümü yaptırması önemlidir. DEXA (dual energy x-ray absorptiometry) yöntemi ile yapılan bu ölçüm, kemik sağlığı hakkında net bilgi verir (Klibanski et al., 2001).
Önlemenin Gücü: Ne Yapmalı?
Bilim, osteoporozun önlenebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Üstelik bazı alışkanlıklar yaşamın erken dönemlerinden itibaren edinildiğinde, ileri yaşlarda büyük fark yaratabiliyor.
1. Kalsiyum ve D Vitamini
Kemiklerimizin yapı taşı olan kalsiyum, D vitamini olmadan vücut tarafından yeterince emilemez. Süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, badem ve sardalya gibi kalsiyum kaynakları günlük beslenmeye eklenmelidir. Güneş ışığı ise D vitamini üretiminin en doğal kaynağıdır. Güneşe maruz kalamayan bireylerde D vitamini takviyesi önerilmektedir (Oria, 2003).
2. Egzersiz
Kemikler yük altında güçlenir. Bu yüzden yürüyüş, koşu, dans gibi yerçekimiyle yapılan egzersizler kemik yoğunluğunu artırır. Direnç antrenmanları ise kasları kuvvetlendirerek düşme riskini azaltır (Chapman-Novakofski et al., 2003).
3. Hormon Desteği
Menopoz sonrası hormon replasman tedavisi (HRT), östrojen eksikliğine bağlı kemik kaybını azaltabilir. Ancak HRT’nin fayda-zarar dengesi kişiye özel olarak değerlendirilmelidir (Tuppurainen et al., 1993).
4. Düşme Önleme
Osteoporozda kırık riskinin büyük kısmı düşmelerden kaynaklanır. Bu nedenle evde kaygan zeminleri ortadan kaldırmak, iyi aydınlatma sağlamak ve denge egzersizleri yapmak önemlidir (Dontas & Yiannakopoulos, 2007).
Osteopeni ve Osteoporoz: Aynı Değil
Osteopeni, kemik yoğunluğunun normalin altına düşmesi ancak henüz osteoporoz seviyesine gelmemesidir. Bu aşama, önlem almak için altın bir fırsattır. Düzenli egzersiz ve beslenme ile bu süreç yavaşlatılabilir. Osteoporoz ise kemik kaybının ileri safhasıdır ve çoğunlukla medikal tedavi gerektirir.
Sonuç: Güçlü Kemikler, Sağlıklı Bir Gelecek
Osteoporoz kader değil. Genetik miras önemli bir belirleyici olsa da, yaşam tarzı seçimlerimizle kemik sağlığımızı büyük ölçüde etkileyebiliriz. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz, güneşten faydalanma, zararlı alışkanlıklardan uzak durma ve rutin sağlık kontrolleriyle bu sessiz düşmanı kontrol altına almak mümkün. Özellikle kadınlar, 40’lı yaşlara gelmeden bu konuda bilinçlenmeli ve erken önlem almalıdır.
Kaynaklar: