“Serotonin eksikliği depresyona yol açar” cümlesi size tanıdık geliyor mu? Bilim insanları artık depresyonun bu kadar basit olmadığını söylüyor. Yeni veriler, depresyonun birçok biyolojik sistemin karmaşık etkileşimiyle oluştuğunu gösteriyor
Depresyon neden hâlâ bu kadar yanlış anlaşılıyor?
Uzun yıllardır depresyonun beyindeki “kimyasal dengesizlikten” kaynaklandığı düşünülüyordu. Özellikle serotonin seviyesinin düşmesinin depresyonla ilişkili olduğu görüşü, ilaç firmalarının tanıtımlarında sıkça kullanıldı. Çünkü bu yaklaşım, depresyonun “gerçek ve biyolojik bir hastalık” olduğunu kabul ettirmeye yardımcı oluyordu.
Ama durum düşündüğümüzden daha karmaşık.
Bilim dünyası artık bu açıklamanın oldukça yüzeysel ve eksik olduğunu kabul ediyor. Çünkü:
- Serotonin gibi nörotransmitterlerin “doğru seviyesi” nedir, bilinmiyor.
- Antidepresanlar bazı kişilerde işe yarasa da, herkeste aynı etkiyi göstermiyor.
- 2023’te yapılan kapsamlı bir bilimsel tarama, depresyonla kimyasal dengesizlik arasında güçlü bir kanıt bulunmadığını ortaya koydu.
Depresyonun altında başka neler yatıyor?
🧠 1. Stres Yanıtı Sistemi: HPA Ekseni
Vücudun stresle baş etme merkezi olan hipotalamus-hipofiz-adrenal aksı (HPA axis) depresyonda aşırı çalışıyor. Bu sistemin aşırı uyarılması, kortizol hormonunun uzun süreli yüksek kalmasına neden oluyor.
Özellikle çocuklukta yaşanan travmalar bu sistemi kalıcı olarak bozabiliyor.
🔥 2. Beyindeki Bağışıklık Sistemi: Nöroenflamasyon
Depresyonu olan bireylerde, beyin ve vücutta proinflamatuar sitokinler adı verilen bağışıklık proteinleri yüksek bulunuyor.
Bu durum, bağışıklık sisteminin beyinde de iltihabi bir süreç yarattığını ve depresyon riskini artırabileceğini düşündürüyor.
🧩 3. Beyin Esnekliği Azalıyor: Nöroplastisite Kaybı
Sağlıklı bir beyin, stresli anlarda bile uyum sağlayabilir. Ancak depresyon geliştiğinde, beyin adeta “kilitleniyor” ve olumsuz düşünce kalıplarına saplanıyor.
Buna nöroplastisite kaybı deniyor. Yani beynin yeni yollar oluşturma, değişime adapte olma yeteneği azalıyor.
💊 4. Tedavi Mekanizmaları: Neden bazı ilaçlar işe yarıyor olabilir?
Antidepresanlar, terapi, egzersiz ve hatta beyin stimülasyon tekniklerinin işe yaramasının nedeni de nöroplastisiteyi artırmaları olabilir.
Yani amaç, serotonin seviyesini artırmak değil; beynin yeniden esneklik kazanmasına yardımcı olmak.
Depresyonla başa çıkmak için neler yapılabilir?
✅ Uzun süreli stresle baş etmeyi öğrenin. Meditasyon, nefes egzersizleri, terapi yardımcı olabilir.
✅ Düzenli egzersiz yapın. Günde 30 dakikalık yürüyüş bile nöroplastisiteyi destekler.
✅ Beslenmenize dikkat edin. Omega-3 ve lif açısından zengin, anti-enflamatuar gıdalar tercih edin.
✅ Uyku düzeninize özen gösterin. Beyin sağlığı kaliteli uykuyla yenilenir.
✅ Sosyal bağları güçlendirin. Yalnızlık depresyonun hem nedeni hem sonucudur.
✅ Gerekirse profesyonel destek alın. Her depresyon tipi için farklı çözüm yolları olabilir.
4. Sonuçların Önemi:
Depresyonun sadece “beyindeki serotonin eksikliği” ile açıklanması, hem bilimsel hem de klinik olarak yeterli değil.
Bu yeni anlayış, tedavi yaklaşımlarını da değiştirmeye başladı. Artık daha bütüncül – bağışıklık sistemi, stres yanıtı ve beyin yapısı gibi faktörleri de içeren – bir yaklaşım gerekiyor.
Bu bilgi, hem bireylerin kendini suçlamasını azaltıyor, hem de doktorların kişiye özel tedavi planları oluşturmasını sağlıyor.
5. Bilimsel Yoruma Yer Ver – Doktor Görüşüm:
Bir hekim olarak, depresyonun biyolojik bir hastalık olduğunu ama sadece bir nörotransmitter sorunu olmadığını söylemeliyim.
Tedavide “ilaç ya da terapi” şeklinde ikili bir ayrım yerine, hastanın yaşam öyküsü, travmaları, bağışıklık sistemi, uyku düzeni, sosyal çevresi gibi birçok faktör dikkate alınmalı.
Yeni bilgiler ışığında, beyin sağlığını korumak için stres yönetimi, fiziksel aktivite ve kaliteli sosyal ilişkilerin en az ilaçlar kadar güçlü araçlar olduğunu vurgulamak isterim.
Kaynak: https://www.sciencefocus.com/wellbeing/the-depression-myth