Stresin kanser oluşumu ve yayılması üzerindeki etkileri araştırılıyor. Bilim insanları, stresin kanserle ilişkili olabileceğini söylüyor.
Stres vücutta ne gibi değişikliklere yol açar?
Stres vücutta bir dizi fizyolojik değişikliği tetikler ve bu değişikliklere öncelikle hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) ekseninin ve otonom sinir sisteminin aktivasyonu aracılık eder. İşte stresin neden olduğu temel fizyolojik değişiklikler:
1. HPA Ekseninin Aktivasyonu
Hipotalamus: Stres, kortikotropin salgılatıcı hormon (CRH) salgılayan hipotalamusu aktive eder.
Hipofiz Bezi: CRH, hipofiz bezini adrenokortikotropik hormon (ACTH) salgılaması için uyarır.
Böbreküstü Bezleri: ACTH, böbreküstü bezlerini birincil stres hormonu olan kortizol üretmeye yönlendirir.
2. Artmış Kortizol Seviyeleri
Metabolizma: Kortizol karaciğerde glukoneogenezi uyararak glukoz üretimini artırır ve anında enerji sağlar.
Bağışıklık Fonksiyonu: Kortizol bağışıklık sistemini baskılayarak enflamasyonu ve vücudun enfeksiyonlarla savaşma yeteneğini azaltır.
Kan Basıncı: Kortizol, kan damarlarının katekolaminlere (örn. adrenalin) duyarlılığını artırarak kan basıncını yükseltir.
3. Sempatik Sinir Sistemi Aktivasyonu
Adrenalin ve Noradrenalin Salınımı: Sempatik sinir sistemi adrenal medulladan adrenalin ve noradrenalin salınımını tetikler.
Kalp Atış Hızı ve Kan Basıncı: Bu katekolaminler, vücudu ‘savaş ya da kaç’ tepkisine hazırlamak için kalp atış hızını, kasılmayı ve kan basıncını artırır.
Solunum Hızı: Kaslara daha fazla oksijen sağlamak için solunum hızı artar.
4. Kardiyovasküler Sistem
Vazokonstriksiyon: Kan damarları daralarak kan basıncının artmasına ve kan akışının temel organlara (kalp, beyin, kaslar) yeniden yönlendirilmesine neden olur.
Kalp Hastalığı Riski: Kronik stres hipertansiyon, ateroskleroz gelişimine ve kalp krizi riskinin artmasına katkıda bulunabilir.
5. Sindirim Sistemi
Gastrointestinal Hareketlilik: Stres, gastrointestinal hareketliliği değiştirerek irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi durumlara yol açabilir.
Asit Salgılanması: Artan asit üretimi gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) ve peptik ülser gibi durumlara neden olabilir veya bu durumları şiddetlendirebilir.
İştah Değişiklikleri: Stres iştahı artırabilir veya azaltabilir ve kilo değişikliklerine katkıda bulunabilir.
6. Kas İskelet Sistemi
Kas Gerginliği: Stres kasların kasılmasına neden olur, bu da gerilim tipi baş ağrılarına, migrene ve kas-iskelet sistemi ağrılarına yol açabilir.
7. Bağışıklık Sistemi
Bağışıklık sisteminin baskılanması: Kronik stres bağışıklık tepkisini baskılayarak enfeksiyonlara yatkınlığı artırır ve yara iyileşmesini yavaşlatır.
Enflamasyon: Paradoksal olarak, kronik stres aynı zamanda kronik düşük dereceli enflamasyona yol açarak otoimmün bozukluklar da dahil olmak üzere çeşitli hastalıklara katkıda bulunabilir.
8. Endokrin Sistem
İnsülin Direnci: Yüksek kortizol seviyeleri insülin direncine yol açarak tip 2 diyabet riskini artırabilir.
Üreme Hormonları: Stres üreme hormonlarının dengesini bozarak adet düzensizliklerine, doğurganlığın azalmasına ve cinsel işlev bozukluğuna yol açabilir.
9. Sinir Sistemi
Nörotransmitter Dengesizliği: Stres serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin seviyelerini etkileyerek depresyon ve anksiyete gibi duygu durum bozukluklarına katkıda bulunur.
Nöroplastisite: Kronik stres, özellikle hipokampus ve prefrontal korteks gibi bölgelerde beyin yapısını ve işlevini etkileyerek hafızayı ve bilişsel işlevi etkileyebilir.
10. Entegümenter Sistem (Deri)
Cilt Sorunları: Stres, artan iltihaplanma ve değişen bağışıklık tepkisi nedeniyle egzama, sedef hastalığı ve akne gibi cilt rahatsızlıklarını daha da kötüleştirebilir.
Stres ve Kanser Arasındaki Bağlantı
Stresin kanser yapıp yapmadığı uzun süredir tartışılan bir konu. Doktorlar, ciddi yaşam olaylarının hastalık öncesinde sıkça yaşandığını gözlemliyor. Ancak, kanıtlar net değil ve Cancer Research UK (CRUK) bu bağlantının kanıtlanmadığını belirtiyor. Ancak, stres seviyelerinin artması ve kanser vakalarının 2030 yılına kadar dört milyona çıkması beklendiğinden, bazı uzmanlar stresin kanser üzerindeki etkilerini yeniden gözden geçiriyor.
Stresin Vücut Üzerindeki Etkileri
Brighton Üniversitesi’nden Profesör Melanie Flint, stres hormonlarının kanser üzerindeki etkilerini araştırıyor. Flint, stresin hem kanserin başlamasına hem de yayılmasına katkıda bulunabileceğini, ancak bunun doğrudan bir sebep olmadığını belirtiyor.
Araştırma Sonuçları
Finlandiya’da 10,000 kadın üzerinde yapılan bir araştırma, kayıp yaşayanların beş yıl içinde meme kanserine yakalanma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. İş yerinde stres yaşayan erkeklerin prostat kanseri riskinin arttığı gözlemlenmiş. Ancak, bazı araştırmalar bu tür bir bağlantı bulamamış.
Diğer Risk Faktörleri
Stres, sigara içmek, alkol tüketimi, hareketsizlik ve sağlıksız beslenme gibi diğer risk faktörleriyle iç içe olabilir. Bu yüzden, neden-sonuç ilişkisini ayırt etmek zor. Stres hormonu kortizol, vücuttaki birçok süreci düzenler ve bağışıklık sistemini baskılayabilir.
Genetik Faktörler ve Stres
Bazı genetik mutasyonları olan kişiler, stresin etkilerine daha duyarlı olabilir. Örneğin, BRCA1 ve BRCA2 genlerine sahip olanlar, stresin DNA’larına zarar verme olasılığı daha yüksek olabilir. Profesör Flint’e göre, bu gen mutasyonlarına sahip kişiler, stresin etkilerine karşı daha hassas olabilir.
Stresin Kanseri Yayması
Stresin var olan kanseri yayma olasılığı daha güçlü bir bağlantıya sahip. Stres hormonları, kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçmasına ve yayılmasına yardımcı olabilir. Örneğin, meme kanseri üzerinde yapılan araştırmalar, anksiyete ve depresyonun nüks ve ölüm riskini artırdığını gösteriyor.
Stresin Kanser Üzerindeki Etkilerine İlişkin Bilimsel Araştırmalar (2014-2024)
Stres ve Kanser Başlangıcı
Stres ve kanser başlangıcı arasındaki ilişkiyi inceleyen son çalışmalar karışık sonuçlar ortaya koymuştur. Örneğin
Finlandiya Çalışması (2016): 15 yıl boyunca 10.000 kadını takip eden bir çalışma, yas gibi önemli stres faktörleri yaşayanların beş yıl içinde meme kanserine yakalanma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur (MD Anderson Kanser Merkezi).
Blanc-Lapierre ve diğerleri (2017): Kanada’nın Montreal kentinde yapılan bir araştırma, algılanan iş stresinin 65 yaş altı erkeklerde prostat kanseri riskinin artmasıyla ilişkili olduğunu göstermiştir (Comprehensive Cancer Information).
Meta-Analiz (2019): Çok sayıda gözlemsel çalışmanın kapsamlı bir meta-analizi, iş stresi ile kanser riski arasında zayıf ancak kayda değer bir bağlantı bulmuş ve stresi doğrudan bir neden olarak izole etmenin karmaşıklığını vurgulamıştır (MD Anderson Kanser Merkezi).
Bununla birlikte, Heikkilä ve arkadaşları (2013) tarafından yapılan gibi diğer büyük ölçekli çalışmalar ve incelemeler, stres ve kanser insidansı arasında önemli bir ilişki bulamamıştır; bu da stresin kanser riskine katkıda bulunabileceğini, ancak muhtemelen sigara, diyet ve alkol tüketimi gibi diğer yaşam tarzı faktörleriyle iç içe olduğunu göstermektedir (MD Anderson Kanser Merkezi).
Stres ve Kanserin Yayılması
Stresi kanserin yayılmasıyla (metastaz) ilişkilendiren kanıtlar daha ikna edicidir:
Laboratuvar Çalışmaları: Fareler üzerinde yapılan araştırmalar, stresin kanser hücrelerinin büyümesini ve metastazını kolaylaştıran bazı protein ve hormon seviyelerinin artmasına yol açabileceğini göstermiştir. Örneğin, stres altındaki farelerde tümör oluşumu ve nüksü ile ilişkili olan S100 proteinleri ve norepinefrin seviyeleri daha yüksektir. Bu bulgular, kanser hastalarından alınan insan kanı örneklerindeki benzer modellerle desteklenmiştir (Comprehensive Cancer Information).
Klinik Çalışmalar: Çalışmalar stresin bağışıklık sisteminin kanserle savaşma kabiliyetini etkileyebileceğini göstermiştir. Kortizol gibi stres hormonları bağışıklık fonksiyonunu baskılayabilir ve kanser hücrelerinin gelişmesi ve yayılması için daha elverişli bir ortam yaratabilir. MD Anderson Kanser Merkezi’nden Profesör Lorenzo Cohen, kronik stresin vücudu kanser için daha misafirperver hale getirerek hem büyümesini hem de yayılmasını teşvik edebileceğini vurgulamaktadır (MD Anderson Kanser Merkezi).
Farkındalık ve Psikolojik Müdahaleler: Randomize klinik çalışmalar, farkındalık temelli bilişsel terapi ve kişiye özel psikoterapi gibi müdahalelerin kanser hastalarında psikolojik sıkıntıyı azaltabildiğini ve stresin kanserin ilerlemesi üzerindeki bazı olumsuz etkilerini potansiyel olarak hafifletebildiğini göstermiştir (Comprehensive Cancer Information).
Pratik Çıkarımlar
Psikolojik destek, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri yoluyla stresi yönetmek kanser hastaları için çok önemlidir. Sıkıntı taraması ve uygun ruh sağlığı kaynaklarının sağlanması, kanserden etkilenen kişiler için tedavi sonuçlarını ve yaşam kalitesini iyileştirebilir.