Diabette testosteron kullanmak mı?

Diabette testosteron kullanmak mı?

Yirmi yıl önce araştırmacılar, erkeklerde düşük testosteron ile tip 2 diyabet görülmesi arasında bir bağlantı keşfetti. Tahminler, tip 2 diyabetli erkeklerin yaklaşık %40’ında semptomatik testosteron eksikliği olduğunu göstermektedir. Testosteron eksikliği kardiyovasküler risk faktörleri, osteoporoz ve psikolojik sağlık üzerindeki olumsuz etkilerle bağlantılıdır ve tip 2 diyabetli erkeklerde ölüm riskinin iki katına çıkmasıyla ilişkilidir.

Diyabet, özellikle de tip 2 diyabet ve erkeklerdeki testosteron seviyeleri arasında karmaşık ve birbiriyle ilişkili bir ilişki vardır. İşte bu ilişkinin birkaç önemli yönü:

1. Testosteron Seviyeleri ve Diyabet Riski
Düşük Testosteron Seviyeleri: Testosteron seviyesi düşük olan erkeklerde tip 2 diyabet gelişme riski daha yüksektir.
Testosteron, her ikisi de tip 2 diyabet gelişiminde önemli faktörler olan insülin duyarlılığı ve yağ dağılımının düzenlenmesinde rol oynar.
İnsülin Direnci: Düşük testosteron seviyeleri, tip 2 diyabetin ayırt edici özelliklerinden biri olan insülin direncini daha da kötüleştirebilir.


2. Diyabetin Testosteron Üzerindeki Etkisi
Testosteron Üretiminde Azalma: Diyabet, özellikle de kötü kontrol ediliyorsa, testosteron üretiminin azalması da dahil olmak üzere hormonal dengesizliklere yol açabilir.
Bu azalma, genellikle tip 2 diyabetle ilişkili olan obezite gibi çeşitli faktörlere bağlı olabilir.
Komplikasyonlar: Nöropati gibi diyabetle ilgili komplikasyonlar da vücudun testosteronu etkili bir şekilde üretme veya kullanma yeteneğini etkileyebilir.

3. Semptomlar Üst Üste Gelir
Hem düşük testosteron hem de diyabet yorgunluk, kas kütlesinde azalma ve cinsel işlev bozukluğu gibi ortak semptomları paylaşabilir.
Bu örtüşme bazen bu durumların teşhis ve yönetimini zorlaştırabilir.

4. Tedavi Hususları
Testosteron Replasman Tedavisi:
Testosteron replasman tedavisi düşük testosteron semptomlarını iyileştirebilirken, diyabet kontrolü üzerindeki etkisi hala araştırma aşamasındadır. İşte burada birazdan görülecek yeni bir araştırmadan bahsedeceğiz.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Diyetin iyileştirilmesi ve fiziksel aktivitenin artırılması hem diyabet yönetimini hem de testosteron seviyelerini olumlu yönde etkileyebilir.

5. Diğer Faktörler
Yaşa Bağlı Düşüşler:
Hem testosteron seviyeleri hem de tip 2 diyabet riski yaşla birlikte artar.
Obezite: Obezite her iki durum için de önemli bir risk faktörüdür ve her bir durumun diğerini daha da kötüleştirdiği bir kısır döngü yaratabilir.
Sonuç
Testosteron sadece bir seks hormonu değil aynı zamanda metabolik bir hormondur.
Diyabet ve testosteron arasındaki ilişki çift yönlü ve karmaşıktır. Her bir durum diğerini etkileyebilir ve bu etkileşimi anlamak etkili yönetim için çok önemlidir. Her iki rahatsızlığa sahip bireylerin diğeri için de izlenmesi ve hem metabolik kontrol hem de hormonal dengeyi ele alan kapsamlı bakım almaları önemlidir.

YENİ ARAŞTIRMADA ORTAYA ÇIKAN SONUÇLAR:

Tip 2 diyabetli erkeklerde testosteron eksikliğine ilişkin devam etmekte olan uluslararası bir araştırmadan elde edilen ve bu yıl Hamburg’da (2-6 Ekim) düzenlenen Avrupa Diyabet Araştırmaları Derneği (EASD) Yıllık Toplantısında sunulan gerçek dünya verileri, testosteron replasman tedavisinin (TRT) glisemik kontrolü 2 yıla kadar iyileştirdiğini göstermektedir.

Şimdiye kadar elde edilen ilk veriler, HbA1c’nin (son 2-3 aydaki ortalama kan şekeri seviyelerinin bir ölçüsü) zaman içinde düşmeye devam etmesinin nedeninin, testosteronun insülin direnci ve yağ azaltma üzerindeki devam eden etkisinden kaynaklandığını düşündürmektedir.

Çok sayıda çalışma, TRT’nin tip 2 diyabet, obezite ve diğer kardiyometabolik bozuklukları olan hipogonadizm (testosteron eksikliği) olan erkekler için faydaları olabileceğini göstermiştir. TRT’nin insülin direncini, HbA1c’yi, kolesterolü, obeziteyi ve mortaliteyi azalttığı, yaşam kalitesini ve cinsel işlevi iyileştirdiği gösterilmiştir.

Bununla birlikte, TRT’nin benimsenmesi, kısmen kardiyovasküler riskler konusundaki çelişkili bulgular nedeniyle uygulamada yavaş olmuştur. Bununla birlikte, TRT’nin kardiyovasküler güvenliği üzerine yakın zamanda yayınlanan büyük, çok merkezli randomize bir çalışmada, testosteron ve plasebo ile tedavi edilen gruplar arasında majör kardiyovasküler olaylarda bir fark bulunmamıştır.

Anabolik steroid kötüye kullanımında testosteron kullanımı ile testosteron replasman tedavisi (TRT) arasında ayrım yapmak önemlidir. TRT, klinik olarak düşük testosteron seviyeleri için tıbbi gözetim altında kullanıldığında, testosteron seviyelerini normal fizyolojik aralığa geri getirmeyi amaçlar ve düzgün bir şekilde izlenir ve uygulanırsa genellikle kalp için güvenli kabul edilir. Buna karşılık, genellikle vücudun normalde üreteceğinden çok daha yüksek dozları içeren anabolik steroid kötüye kullanımı, kalp sağlığı için önemli bir risk oluşturur.

Çalışmayı yöneten İngiltere’deki Barnsley Hastanesi’nden Profesör Hugh Jones, “Bu kanıtlara rağmen, endokrinologlar arasında testosteron kullanımı düşük kalmaktadır ve birçok diyabetolog testosteron ve diyabet arasındaki ilişkiyi duymamıştır bile” diyor.

İngiliz Klinik Diyabetologlar Derneği tarafından yapılan araştırmaya 8 ülkede (Birleşik Krallık, Almanya, Kanada, Yeni Zelanda, Güney Afrika, Malezya ve Vietnam) 428 hasta (ortalama yaş 71) dahil olmak üzere toplam 34 merkez katıldı.

Bu hastalar tarafından kullanılan testosteron formülasyonları; jeller ve uzun etkili testosteron undekonoat intramüsküler enjeksiyonlardır. Testosteron kılavuzları, TRT’nin başlatılmasından sonra hastaların 3, 6, 12 ayda ve daha sonra yıllık olarak gözden geçirilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Araştırmacılar, TRT ile tedavi edilen denetime dahil edilen hastalarda 3, 12 ve 24 ay sonra eşleştirilmiş veriler üzerinde HbA1c’yi değerlendirdi. Diyabetli çoğu kişi için önerilen aralık HbA1c’nin 48 mmol/mol’ün altında tutulmasıdır.

TRT ile 3 aylık tedaviden sonra ortalama HbA1c 4,9 mmol/mol düşerek 71 mmol/mol’den 66 mmol/mol’e (81 hasta);

12 ay sonra ortalama HbA1c 9,6 mmol/mol düşerek 71 mmol/mol’den 61,7 mmol/mol’e (121 hasta);

24 ay sonra ise 15,4 mmol/mol düşerek 71,2 mmol/mol’den 55 mmol/mol’e (101 hasta) gerilemiştir.

“Bu bulgular aynı zamanda pratisyen hekimlerin ve endokrinologların proaktif bir şekilde tip 2 diyabetli hastalara semptomlarını sormaları ve testosteron eksikliğini uygun bir şekilde araştırıp teşhis etmeleri ve endike olduğu durumlarda testosteron ile tedavi etmeleri için kanıt temelini oluşturacaktır.”

HbA1c düzeyleri ne anlama gelir?

Ortalama olarak, diyabetik olmayanlar için normal HbA1c < 36 mmol/mol’dür (%5,5). 

Diyabetli kişiler için ideal HbA1c düzeyi 48 mmol/mol (%6,5) veya daha düşük olmalıdır. 

Prediabet için ise 36 ila 48 mmol/mol arasında bir HbA1c ölçümü.

TESTOSTERON PREDİABETİ GERİ ÇEVİREBİLİR

2019’da yayınlanan veriler, testosteron tedavisinin hipogonadizm ve prediyabetli erkeklerde tip 2 diyabeti önleyebileceğine dair kanıt sağladı. Araştırmacılar, %5,7 ila %6,4 HbA1c ve hipogonadizm olarak tanımlanan prediyabetli 316 erkekten elde edilen verileri analiz etti. Katılımcılar parenteral testosteron undekanoat ile tedavi edildi veya hiçbir tedavi görmedi. 8 yılı aşkın takipte, testosteron grubunda HbA1c’de %0,39’luk bir düşüş görüldü; katılımcıların %90’ı %5,7’nin altında bir HbA1c’ye ulaştı; tedavi görmeyen grupta ise HbA1c’de %0,1’lik bir artış ve %40,2’sinde ilerleme görüldü. HbA1c değeri %6,5’un üzerinde olan tip 2 diyabet.

Her tip 2 diyabetli ve her obez erkeğin testosteronu ölçülmeli

Serbest testosteronda önemli bir azalma elde etmek için ağırlıkta %20’lik bir azalmanın gerekli olduğunu 

Henüz yorum yapılmadı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Start typing and press Enter to search

Shopping Cart