Alkol bir sosyal statü meselesi mi? İdeolojik bir taraf gösterge belirtisi mi? Çağdaşlık göstergesi mi? Yoksa sağlığımız için büyük bir tehdit mi?

Alkol tüketimi ile kanserden kaynaklanan aşırı ölüm arasındaki olası ilişkiyi yüz yılı aşkın bir süredir biliyoruz.

500 bine yakın kanser vakasının araştırıldığı 572 çalışmanın meta analizinde; Alkol tüketiminin, ağız boşluğu ve farenks, yemek borusu, kolorektum, karaciğer, gırtlak ve kadın meme kanseri riskini artırdığı,  pankreas, prostat kanseri ve melanom gibi diğer bazı kanserlerle ilişkili olduğu tespit edilmiş.

Alkolün vücudun 7 bölgesinde ve muhtemelen diğerlerinde kansere neden olduğuna dair güçlü kanıtlar var. Mevcut tahminler, bu bölgelerdeki alkole bağlı kanserlerin dünya çapındaki tüm kanser ölümlerinin %5.8’ini oluşturduğunu gösteriyor.

Alkol erkeklerde en çok baş, boyun ve mide kanserine, kadınlarda ise en çok meme kanserine neden oluyor.  Peki bu durum sadece alkolikler için mi geçerli?  Hayır. Bütün kanıt düzeyleri, düşük düzeylerde bile alkol tüketimi ile meme kanseri riski arasında bir risk ilişkisi olduğunu gösteiyor. 2012 yılında dünya genelinde tahmini 144.000 meme kanseri vakası ve 38.000 meme kanseri ölümünde, bu vakaların %20’si alkole bağlanabilir. Bu ölümlerin %5’i hafif alkol tüketen kadınları içeriyor. Tüm kanıt seviyeleri, düşük tüketim seviyelerinde bile alkol ile meme kanseri riski arasında bir risk ilişkisi olduğunu gösteriyor. 

Düşük alkol tüketimi demişken… Bir çok medya organında doktorların söylediği ‘bir kadeh şarabın kalp sağlığına iyi geldiği’ efsanesi ne durumda? Amerikalı bilim insanları ölçülü düzeyde alkol tüketiminin kalp sağlığına faydası olabileceğine dair tartışmalara son noktayı koydu. Yapılan yeni bir kapsamlı araştırmaya göre günde bir kadeh şarap ya da bir bardak bira içmenin kalp sağlığına iyi geldiği inanışı doğru olmaktan uzak.

Bu yüzden şunun altını net ve kalın çizgilerle çizelim: bağımlılık yapan bir kanserojen olan alkol tüketimi sağlıklı bir yaşam tarzı seçimi olarak asla kabul edilemez!

Bu nedenle bilim insanlarının, alkol hakkındaki son mesajı açık olmalıdır; Zehirlidir, kanserojendir, teratojeniktir yani gebelikte alındığında doğum kusuruna neden olur ve potansiyel olarak bağımlılık yapar. Bilim adamları, aksini savunarak , alkol lobisine ve reklamcılara, halk sağlığı üzerinde kâr elde etmek için bilimsel kanıtları manipüle etme fırsatı vermemlidir.

Alkol kanser riskini nasıl artırır?

Alkolün kanser riskini nasıl artırabileceğine dair birden fazla yol var;

Alkollü içecekler ayrıca nitrozaminler , asbest lifleri, fenoller ve hidrokarbonlar gibi fermantasyon ve üretim sırasında ortaya çıkan çeşitli kanserojen kirletici maddeler içerebilir.

Neden farkındalık yaratılamıyor?

Bu konuda daha önce tütün lobisinin oyununa gelen bilim insanları (-ki hala bazıları buradan kurtulmuş değil) artık alkol lobisinin oyununa gelmemeli. Alkol lobisinin arsızlığına bakılacak olursa bu durum hala devam ediyor. Yukarıda alkolün küçük miktarda tüketiminin bile meme kanserine yol açtığını söylemiştik. Peki şu aşağıda kapağı yer alan kitaba ne demeli?

Meme kanseri bilinçlendirme kampanyasını desteklemek için Kanada’da pembe renkli alkollü içeceğin piyasaya sürülülmesi.

Meme kanserinde farkındalığı sembolü olan pembe rengin bir alkol tüketimini öneren kitabın kapağında kullanmak arsızlık değil de nedir?

Peki bu arsızlığın bilim insanlarının alkolü ‘bir yaşam tarzı’ gibi sunması, hatta ‘sağlıklı yaşam’ gibi göstermesinin hiç mi suçu yok?

ABD’nin Amerikalılar için oluşturduğu 2020-2025 Diyet Yönergelerinde, alkol tüketiminin erkekler için günde 2 veya daha az ve kadınlar için günde 1 veya daha az içecek ile sınırlayarak, ılımlı bir şekilde yapmalarını tavsiye etmesi ise bu konuda sadece bilim insanlarının değil güçlü devletlerin bile bilinçli yanlışlıkta ısrar ettiğinin göstergesi değil mi? Bir devletin vatandaşlarını bile isteye kanser olmaları için alkol tavsiye etmesi nasıl açıklanabilir?

Alkolün kanserojen özelliklerinin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve uluslararası uzman kanser kuruluşları tarafından onlarca yıldır tanınmasına rağmen, şaşırtıcı derecede az sayıda ülke alkol kaplarına uyarı etiketleri yapıştırılmasını ve tüketicileri riske karşı uyarmasını bile talep ediyor. Sigara paketlerine uyarı ekleyen Türkiye, alkol ile ilgili neden böyle bir şey düşünmez?

Bilim insanları sigara için geliştirdikleri ‘paket yılı’ göstergesini neden alkol için dde ‘şişe yılı’ olarak geliştirmez?

Türkiye’de neredeyse alkolün tek zararlı olduğu gündemi, kaçak alkol tüketiminden sonra gündeme gelir. Bu konuda sadece bilim insanlarının değil, medyanın dda kendisine bir çeki düzen vermesi, sigara ile ilgili farkındalık kampanyalarına alkol ile ilgili de yapmaları gerekmez mi?

Alkol kullanımı ile kanser arasındaki nedensel ilişkinin toplum bilinci genellikle düşüktür ve ayrıca doktorlar arasında optimalin altında olabilir. Doktorlar ve sağlık profesyonelleri arasında kişisel alkol kullanımı, genel popülasyonda alkolün kansere neden olduğu konusunda yüksek düzeyde belirsizlik ve inkar oluşmasına katkıda bulunuyor olabilir.

.