Yaşadığımız sürece her gün her saat her dakika vücudumuzun içinde bir iyilik ve kötülük savaşı devam ediyor. İyi olan bağışıklık sistemidir, vücudu hastalık ve enfeksiyondan korumak için tasarlanmış hücre ordularıdır. Kötülük, zarar vermeye programlanmış patojenler, virüsler, bakteriler ve mutasyona uğramış hücreler şeklinde gelir. Ve günümüzde kötülük daha çok kanserden geliyor.

Kanser araştırmaları bağışıklık sisteminin nasıl çalıştığı, kanserin bağışıklık hücrelerinden nasıl saklandığı ve bazı bağışıklık hücrelerinin aslında kanserin büyümesine nasıl yardımcı olduğu hakkında daha fazla bilgi edindikçe kanser ve bağışıklık sisteminin değerlendirmesi daha önemli hale geliyor.

Bağışıklık sistemi hem vücudu koruyan hem de bazı durumlarda kanserin onu yok etmesine yardımcı olan karmaşık bir sistemdir.

Yeni bir araştırmada bir meyvenin içeriğindeki maddenin kanseri nasıl iyileştireceği bulundu.

Bu araştırma preklinik dediğimiz insanlarda yapılan araştırmaların bir öncesi.

Araştırma ne buldu peki?

Narın bir metabolit ürünü olan ürolitin A’nın, kansere karşı mücadelelerinde bağışıklık hücrelerinin işlevini sürdürülebilir şekilde iyileştirdiğini buldu.

Hangi kanserde yapıldı bu araştırma: Kolon kanserinde.

Araştırma bulgularını şu şekilde özetleyebiliriz;

  • Ürolitin A ile tedaviden sonra, tümörle savaşan bağışıklık hücreleri, sürekli gençleşti ve yenilenir hale geldi.
  • Bu yenilenen hücreler (sitotoksik T hücreleri) kanser büyümesini engelledi.

Kolorektal kanser, ileri evrelerde yüksek ölüm oranlarına sahip bir hastalık olmaya devam ediyor. Son yıllarda, çok sayıda araştırma bu kanserin erken tanı ve tedaviyle iyileştiğini gösteriyor. Ancak tüm hastalar yeni tedavi yaklaşımlara yeterince yanıt vermiyor.

 Mevcut araştırmalar, tümör hastalıklarının bir özelliğinin bağışıklık fonksiyon bozukluğu olduğunu öne sürüyor: Tümörle savaşması gereken bağışıklık hücreleri, tümörün çevresindeki doku, tümör çevresisinde baskılanarak etkisiz hale geliyor.

Sonuç olarak, kansere karşı doğal bağışıklık tepkisi olan T hücreleri, fonksiyonlarında kısıtlanarak tümörün kontrolsüz bir şekilde büyümesine ve yayılmasına izin veriyor.

Bahsettiğim araştırmada Ürolitin A’nın, mitofaji olarak bilinen bir süreçle, T hücrelerindeki hücrenin “güç santralleri” olan mitokondriyi geri dönüştüren ve yenileyen biyolojik bir yolu aktive ettiğini gösterdi. T hücrelerindeki yaşlanmış ve hasar görmüş mitokondriler böylece çıkarılıyor ve yeni, işlevsel olanlarla değiştiriliyor.

Yani Ürolitin A, tümörle savaşmada daha yetenekli T hücrelerinin üretilmesini sağlıyor.

Bahsettiğim araştırmada Ürolitin A’nın bu yararlı etkisi 2 şekilde gösterildi:

1-Ürolitin A, tümör büyümesini sınırlayan ve hatta mevcut immünoterapi tedavisiyle birlikte verilerek tedavinin gücü artırılabilir.

2- Ürolitin A’nın faydaları insan T hücrelerinde de gözlemlendi. Ürolitin A ile tedavi, insan T hücrelerini gençleştirir ve laboratuvarda bellek T bellek kök hücreleri üretir.

Bu ne anlama geliyor?

Araştırma heyecan verici çünkü Ürolitin A’nın hedef noktası doğudan tümör hücresi değil bağışıklık sistemi. Yani tümöre karşı bağışıklık sistemimizi harekete geçiriyor.

Kolon kanseri ve Ürolitin A ile ilgili araştırmalar yeni değil. Örneğin 2020 yılında yapılan başka bir çalışma yine ürolitin A’nın kanser hücrelerini yaşlandırmak suretiyle anti kanserojen etkisini gösterdiğini bulmuştu.

Ürolitin A’nın aynı zamanda kuvvetli bir antienflamatuvar olduğunu belirtmemiz gerekir.

Bir kaç ay önce yapılan bir araştırmada ise şu ifadeler dikkat çekicidir:

Ürolitin A’nın anti-inflamatuar etkilerine fizyolojik olarak uygun konsantrasyonlarda ulaşılabilir. Bu, kanserde kronik inflamasyonla ilişkili immün baskılanmayı önlemek için hayati öneme sahip olabilir. Uygun ürolitin A güvenlik profili göz önüne alındığında, kanser tedavisi ve önlenmesi için umut verici bir bileşiktir.

NAR: YAŞLANMA KARŞITI BİR MEYVE

2016’da yayınlanan bir makale, ürolitin A ya maruz kalan nematod solucanlarının ömrünün, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında  yüzde 45 arttığını göstermişti.

Araştırmacılar nar gibi meyvelerde bulunan ürolitin A’nın mitokondriyal yaşlanma sürecini yavaşlatabildiğini buldu.

Ürolitin A,  mitofaji olarak da bilinen, mitokondriyal temizleme sürecini tekrardan başlatabilen tek bilinen molekül. Genç insanlarda bu süreç doğal olarak gerçekleşir. Ancak yaşlandıkça vücudumuzda işlevsiz mitokondriler sarkopeniye ( iskelet kas kütlesi kaybına ) ve diğer dokuların zayıflamasına neden olmaya başlar. Ekip, yaşlanmanın bu doğal etkisini yavaşlatmaya ve hatta geri döndürmeye odaklandı.

 Tamamen sağlıklı olan 60 yaşlı insan ve plasebo grubunu karşılaştırdı. ürolitin A, normal egzersizle aynı şekilde mitokondriyal biyogenezi, hücrelerin mitokondriyal kütleyi artırdığı süreci uyarır.

Nar yaşlanan kasları güçlendiriyor, hücredeki mitokondri organellerine olumlu etki yapıyor.

SON SÖZ: Ürolitin A sadece narda değil, ceviz, badem