Yeni bir araştırmaya göre, stabil formda bioaktif retinol, fotoyaşlanma belirtilerini büyük bir tahrişe yol açmadan iyileştirmede etkili bir yöntem sunuyor. Bu bulgular, cilt sağlığına yönelik tedavilerde yeni bir dönemin kapılarını aralıyor.

Güneşte Ultraviyole ışığa kronik olarak maruz kalmak cildin yapısal bütünlüğünü bozar ve yüzdeki ince çizgiler ve kırışıklıklar, cilt tonunun eşit olmaması, kahverengi lekeler ve genel fotohasar gibi erken yaşlanma belirtilerine neden olur. Bu değişiklikler toplu olarak fotoyaşlanma olarak adlandırılır.

Bioaktif Retinol ve Fotoyaşlanma Üzerindeki Etkileri

Tulane Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Patricia Farris, M.D. ve ekibi tarafından yürütülen araştırma, stabil formda %0.1 konsantrasyonlu bioaktif retinolün topikal uygulamasının fotoyaşlanma belirtileri üzerindeki etkisini ve tolere edilebilirliğini detaylı bir şekilde inceliyor. Fotoyaşlanma belirtileri hafif ila orta derecede olan kadınlar üzerinde gerçekleştirilen altı araştırma analize dahil edildi. Toplam 237 katılımcıya retinol, 234 katılımcıya ise plasebo uygulandı.

Araştırmanın Bulguları

Araştırmacılar, dört haftalık kullanım sonrası ve ardından gelen 12 hafta boyunca, retinol uygulanan grup ile plasebo uygulanan grup arasında, fotoyaşlanma belirtilerinde önemli ölçüde iyileşme gözlemledi. Katılımcıların çok az bir kısmı hafif ila orta derecede geçici tahriş belirtileri yaşadı. En yaygın tahriş belirtileri arasında kızarıklık ve ciltte soyulma/pul pul dökülme yer aldı.

Sonuç ve Öneriler

Araştırmacılar, “Bu yayın anı itibarıyla, analizimiz retinolün klinik faydalarını ve tolere edilebilirliğini gösteren en geniş veri setlerinden birini temsil etmektedir,” diye belirtiyor. Araştırmanın sonuçları, %0.1 konsantrasyonlu iyi formüle edilmiş bir topikal retinolün, fotoyaşlanma belirtilerini iyileştirmek isteyen bireyler için etkili bir kozmetik çözüm sunabileceğini gösteriyor. Bu bulgular, cilt sağlığı ve gençleştirme yöntemleri arasında bioaktif retinolün önemli bir yer tutabileceğini vurguluyor.


Retinoik asit ve biyoaktif retinol, A vitamini türevleri olup cilt sağlığı üzerinde önemli etkilere sahiptirler, fakat yapıları ve işlevleri açısından farklılıklar gösterirler. Her ikisi de cilt bakımı ve dermatolojide yaygın olarak kullanılmakla birlikte, kullanımları ve etki mekanizmaları farklılık gösterir.

Retinoik Asit

  • Kimyasal Yapı ve Form: Retinoik asit, A vitamininin doğrudan aktif formudur. Tretinoin olarak da bilinir ve reçete ile satılan bir ilaçtır.
  • Etki Mekanizması: Retinoik asit cildin derin katmanlarına nüfuz eder ve hücre yenilenmesini hızlandırarak kollajen üretimini artırır. Bu sayede akne tedavisinde, ince çizgilerin ve kırışıklıkların azaltılmasında ve fotoyaşlanmanın iyileştirilmesinde etkilidir.
  • Kullanım Alanları: Genellikle ciddi akne vakalarında, cilt yaşlanmasını önlemek ve tersine çevirmek için kullanılır.
  • Yan Etkiler: Ciltte kuruluk, kızarıklık ve soyulma gibi yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle kullanımı bir dermatolog gözetiminde olmalıdır.

Biyoaktif Retinol

  • Kimyasal Yapı ve Form: Biyoaktif retinol, A vitamininin daha az agresif bir türevidir ve cilde uygulandığında cilt tarafından yavaşça retinoik aside dönüştürülür.
  • Etki Mekanizması: Retinol, ciltteki retinoik asit dönüşüm mekanizması sayesinde etkisini gösterir. Bu dönüşüm, retinolün etkilerini daha yavaş ama daha az tahriş edici bir şekilde sunmasını sağlar. Cilt yenilenmesini teşvik eder, kollajen üretimini artırır ve cilt tonunu düzeltmeye yardımcı olur.
  • Kullanım Alanları: Hafif ila orta derecede cilt yaşlanması belirtileri, ince çizgiler, kırışıklıklar ve hafif akne tedavisi için kullanılabilir. Ayrıca, cilt tonunu eşitlemek ve cilt dokusunu iyileştirmek için de tercih edilir.
  • Yan Etkiler: Retinoik aside göre daha hafif yan etkilere neden olur. Hafif tahriş, kızarıklık ve soyulma görülebilir, ancak bu etkiler genellikle daha az şiddetlidir.